Hakkımızda
Çalışmalarımız
Dayanışma
TR

|

EN

Hakkımızda

Çalışmalarımız

Dayanışma

Başvurular

Türkçe

English

Hakkımızda

BAYETAV eşitsizlik, adaletsizlik, ayrımcılıkları dert edinen, bunların yol açtığı kutuplaşmalar üzerine düşünmeye ve çözüm üretmeye davet eden bir vakıf.

Dayanışma

İçinde yaşadığımız kente, ülkeye, dünyaya dair benzer tahayyülü ve hedefleri paylaşanlarla dayanışıyoruz, ortak adımlar atıyoruz.

Anasayfa

|

Çalışmalarımız

|

Altı Üstü İzmir

Altı Üstü İzmir

Anasayfa

|

Çalışmalarımız

Altı Üstü İzmir

desc-img

“Altı Üstü İzmir” farklı disiplinlerden on dört genç sanatçıyla birlikte geçirdiğimiz bir sürecin ardından ortaya çıktı. Yaşadığımız kenti birlikte yürüyerek sokakların, binaların ve meydanların silikleşmiş hafızasının izini sürdüğümüz; eski ve yeni sakinlerine dair hikayeler, imgeler ve sesler topladığımız bu kolektif deneyim kentin sosyal, kültürel ve tarihsel bağlamda bir yeniden keşfini içeriyor. 

 

Bu deneyim gibi sergi de İzmir kentinin katmanlı yapısını, gündelik hayatın görünmeyen izlerini ve bireyin eleştirel bir noktadan mekânla kurduğu ilişkiyi görünür kılmayı amaçlıyor.  Bu bağlamda İzmir sadece bir sahne değil; kaybolmuş hikâyelerin, bastırılmış belleğin ve gündelik direnişlerin öznesi olarak da sergide yer alıyor. Kenti yürümek görünmeyen sınırları, unutulmuş geçitleri, yeniden adlandırılmış sokakları ve yerinden edilmiş hafızaları keşfetmenin bir aracı haline geliyor. Sanatçılar kentin geçmişten bugüne aktarılan bu çok katmanlı hafızasıyla beraber güncel gerilimlerini de araştırıyor.

 

Tarih boyunca farklı kültürlerin, sınıfların, göç yollarının kesişim noktasında yer alan kentin bu çok kültürlü yapısının yerini zamanla sessizlik ve boşluklar almış. Kenti beş rotada tekrar keşfe çıkan sanatçılar sessizlikleri dinlemeyi, boşlukları yeniden anlamlandırmayı ve potansiyel mekânları açığa çıkarmayı amaçlıyor. Sergide yer alan işler, temsil edilen mekâna karşı, yaşayan, canlı ve değişken bir organizma olarak kenti yeniden kuruyor. 

 

 

Sergide Yer Alan Çalışmalar

 

Katmanlı ve Hareketli Bir Organizma Olarak Şehir

 

Buradan hareket eden Ayça Su Değirmenci kenti mimari doku, tarihsel birikim ve kültürel katmanların üst üste bindiği bir hafıza mekânı olarak ele alırken bireysel ve kolektif deneyim ve bilinç dışının bir yansıması olarak da değerlendiriyor. Böylelikle çalışmaya adını veren “Üst Katta Yerimiz Vardır” ifadesi aynı zamanda kentin çok katmanlılığına işaret eden bir metafor görevi de görüyor. 

 

Kenti yalnızca fiziksel bir mekân değil, ideolojik ve toplumsal ilişkilerle örülü bir süreç, farklı toplulukların göçleriyle beraber hareketli bir yapı olarak değerlendiren Rojbin Deniz Özyürek, “Oradan Şuraya I: Spekülatif Bir Kent Kurgusu”nda kentin kimliği, tarihi ve kültürel çeşitliliğini odağına alarak, geleneksel planlama anlayışının ötesinde alternatif bir mekânsal kurgu öneriyor. “Oradan Şuraya II: Milletler Göçü” ise kent içinde tekrar eden göç hareketlerini canlandıran ve izleyiciye aktif rol veren bir oyun. 

 

 

Göç ve Geldiğin Ev

 

Kadifekale ve Basmane’nin ara sokaklarında dolaşırken gördüğü sokağa bırakılmış mobilyalardan etkilenen Dilay Öğmen, bu eşyaları evlerinden ayrılmak zorunda kalan ve İzmir’de yeni bir hayat kurmaya ya da gelecekteki evlerine gitmeye çalışan insanların ortak hikâyesinden esinle yeniden bir araya getiriyor, yeni bir yuva oluşturuyor. 

Duru Başer ise yeni bir yuvanın değil geride bıraktığımız evin bize ifade ettikleriyle ilgileniyor. Herhangi bir odaya açılmayan kapılar ve dönmeyen anahtarlar göçün yol açtığı yokluk hissini ve geride kalan bir hafızayı temsil ediyor. 

 

Sergideki çalışmalarında göç ve ev kavramlarına eğilen diğer bir sanatçı, Güneş Arık, yaşadıkları yeri geride bırakmak zorunda kalanların yanlarına alabildikleri zaruri eşyaları aidiyet, alışkanlık, değişim, tercih ve kayıp kavramlarıyla birlikte düşünüyor. 

 

Yunus Çakırtaş göç olgusunu, varış noktalarına ulaşmak için İzmir’i bir geçiş bölgesi olarak kullanan mültecilerin hayatta kalma mücadeleleri üzerinden düşünüyor. Tanık olmanın verdiği bir sorumluluk duygusuyla hareket eden Çakırtaş, denizin diğer tarafına geçemeyenleri hatırlamak ve hatırlatmak amacıyla yola çıkıyor. 

 

 

Kenti Yürümek ve Belleğin İzleri

 

Kent yürüyüşlerinde flanör rolüne bürünen Ayça Yasan, bir gezgin gözüyle bir arada yaşamanın ve karşılaşmaların kaydını tutuyor. Sergi için ürettiği bavul formundaki defteriyle göçlerin, kültürel karşılaşmaların ve değişimin izlerini belgesel ve kurgu arasında bir yaklaşımla günümüze taşıyor.

 

Çalışma kapsamında ziyaret edilen mekanların derlemesinden oluşan bir kartpostal kitabı üreten Eylül Erol, kent belleği ve kültürel çeşitliliğin yoğun olduğu yerleri konu alıyor. Kent dokusu zamanla değişse de hala geçmişe dair ipuçlarını barındıran bu fotoğraflar geçiş, değişim ve zamanın izlerini görünür kılıyor. Sanatçının Duru Başer ile ortak çalışmaları ise kentin fiziksel ve kültürel dokusunu belgeliyor ve geçmişin unutulmuş imgelerini günümüzle buluşturuyor.

 

Şehrin eski ve yeni kıyıları üzerine düşünen Berk Şenol, günümüzde Kemeraltı içinde kalan iç limanın sınırlarında dolaşırken, video, fotoğraf ve çizimlerden oluşan yerleştirmesiyle suyun ve ona dair anlatıların izini sürüyor. 

 

 

Alternatif Haritalar ve Manzaralar

 

Kadifekale ve Basmane’den Kemeraltı’na uzanan Derya Bulut Uhri, kentin dolambaçlı yollarla bezeli haritasını karmaşık ve girift bir motif olarak yeniden yorumluyor. 

Erdem Barışık da Derya Bulut Uhri gibi kendine ait bir harita oluşturuyor. Bu haritaya geçmişte İzmir’de yaşamış olan topluluklara dair kurgu karakterler ve hikayeleri eşlik ediyor. 

 

Kentin zeminden görülemeyen bir manzarasını resmeden Melisa Geçalp, aynı zamanda sergi boyunca gelip çalışacağı, gördüğü mekanların ve detayların görsel notlarını bir araya getirmeye devam edeceği bir atölyeyi mekân içinde kurguluyor. Deneyimlerini ve bunlardan hareketle oluşturacağı magnet, kartpostal ve baskıları sergiye gelenlerle paylaşıyor. 

 

 

Bir arada olmak

 

Bir yazılım sayesinde anlık olarak değişen bir animasyonu mekâna taşıyan Poyraz Runa Uhri, bir arada olma kavramını kitlelerin birbiriyle senkronizasyonu, fiziksel ve hayali sınırların katılığı ve geçişkenliği gibi temalar çerçevesinde interaktif bir çalışma ortaya koyuyor. 

Gizem Güler İzmir’in çok kültürlü geçmişine biyo-çeşitlilik açısından yaklaşıyor ve Levanten köşklerinin bahçelerinin floralarını incelerken bahçeyi farklı türleri bir araya getiren, ortak varoluşun bir temsili olarak ele alıyor. 

"Mahsul Vakaları" Sergisi 27 Nisan – 22 Eylül 2024 tarihleri arasında Bayetav Sanat’ta gerçekleşti…

“Mahsul Vakaları”, Çukurova’da başlayan ve İzmir’de devam eden, Anadolu’nun Akdeniz kıyılarındaki kırsal modernleşme sürecinin çevresel, kültürel ve toplumsal mahsullerini araştıran “Mahsul Projesi”nin bir uzantısı.

 

 

 

“Kendisinden doğup kendisine dönen” sergisi 4 Kasım 2023 - 25 Şubat 2024 tarihleri arasında Bayetav Sanat’ta izleyicilerle buluştu…

Ekolojik farkındalığı ve bir arada yaşama yollarını çoğaltma hedefiyle çalışan kültür, sanat ve tasarım inisiyatifleri için bir karşılaşma alanı olarak tasarlanan Bayetav Sanat…

 

BAYETAV Sanat kapılarını “Yeryüzüne Övgü” ile açtı...

Bayetav Sanat, 06 Mayıs – 17 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleşen Sevim Sancaktar’ın küratörlüğünü üstlendiği Yeryüzüne Övgü adlı sergiyle kapılarını açtı. 

 

Bizden Haberdar Kalın

E-bültene üye olarak etkinliklerimizden ve yayınlarımızdan haberdar olabilir, çalışmalarımızı yakından takip edebilirsiniz.

Kayıt Ol

Bayetav

Hayatın her alanında süregiden ayrışmayı ve kutuplaşmayı aşmak ve “bir arada yaşama” kanallarını genişletmek üzere yola çıkmış olan bir vakıftır.

[email protected]

+90 232 374 60 66

+90 232 374 56 66

Bayetav Akademi

Evka-3 mah. 101/2 Sok. No:22 35050 Bornova, İzmir

Bayetav Sanat

Erzene mah. 80. Sk. No:26, 35040 Bornova/İzmir

Bizi Takip Edin